14 yaşından beri Pitbull eğitiyor
Hırsız-Polis adlı dizide 'Mavi' adlı bir hırsızı canlandıran Özlem Düvencioğlu, Almanya'dan mavi yolculuğa diye geldi birkaç ay içinde 'şöhret' olup çıktı... İşte onun hakkında merak ettikleriniz....
Ortalık sarı röfleli saçlı, bol makyajlı stardan geçilmezken hoş bir değişikli oldu doğrusu... Kıvırcık, kara saçlar, kemikli, duru bir yüz ve kendini 'magazin gülü' haline getirmeyen düzgün bir duruş... Özlem Düvencioğlu Kanal D'de yayınlanan Hırsız-Polis dizindeki rolüyle yeni nesil starlar arasına girdi bile... Hiç oyunculuk tecrübesi olmamasına ve Türkçe'yi düzgün konuşamamasına rağmen... Bunda Uğur Yücel gibi bir duayenle birlikte oynamasının da payı var şüphesiz... Almanya'da modellik yaparken mavi yolculuk için Türkiye'ye geldi ama hayat ona farklı bir rota çizdi. Bundan sonrasını
Özlem'in kendisinden dinleyelim. Bakalım kimmiş...
Nasıl Mavi oldu?
"Ben aslında buraya gelip mavi yolculuk yapmak istiyordum. Önce İstanbul'a geldim, burada iki-üç fotoğraf çekiminden para kazanıp mavi yolculuk yapıp Almanya'ya dönecektim. Bir arkadaşım 'Seni Renda Hanım'la (Renda Güner) tanıştıracağım, onun casting ajansı var' demişti. O sırada da casting yapılıyormuş Mavi için. Beni gördüler ve 'Bu Mavi,' dediler."
Aile: Almanya'da doğup büyüdüm. Teyzem orada çalışıyormuş. 67 senesinde annemi de almış yanına. Babam da 2 yıl sonra gitmiş. Babamın halı dükkânı vardı, 8 ay önce vefat etti. Annem emekli. Annem ve iki abim hala Almanya'da.
Ülke: Ben Alman değilim, Türk de değilim. Oradaki insanlar 60'lı, 70'li yıllarda köylerini bırakıp gelmişler, fabrikaya girmişler. Fabrikadakilere göre siteler yapıyorlar. Herkes orada yaşıyor ve Türk toplumunun içinde büyüyorsun. Türk bakkalı var, bangır bangır Türkçe müzik dinliyorlar. Ben onların arasında büyümedim. Tabii ki Türk arkadaşlarım vardı ama Alman, İtalyan da vardı.
Eğitim: Hukuk ve ekonomi okudum. Üniversiteden önce bir emlakçıda staj yaptım, üniversiteye başladıktan sonra da kendi emlak şirketimi kurdum. Sonra mankenliğe başladım. İş yüzünden okulumu sürdüremiyordum, o yüzden okulu bırakıp mankenlik yapmaya başladım.
Türkçe: Türkçem bozuk, doğru düzgün bir şey anlatamıyorum. Dört hafta kursa gittim. Dizide bir tek bana dublaj yapılıyor. Bu biraz moralimi bozuyor. Ama bir süre sonra kendi sesimle konuşacağım.
İstanbul: İstanbul'u çok seviyorum ama çok yorucu. En çok gözüme batan, insana değer verilmiyor. Hep agresifler. Bağırıyorlar, 'Çek arabanı oradan!' Bizim orada kırmızıda durursun, yeşilde yürürsün. Burada hep dikkat etmen gerekiyor araba ezmesin diye.
Hırsız-Polis: Diziye başlarken herkes heyecanlıydı, ben değildim. İyi olacağını da biliyordum çünkü hikâye çok güzel, diğer Türk dizilerine benzemiyor. Çünkü öğrendim sonra Türk dizilerinin nasıl bir şey olduğunu. İki-üç tane izledim tam bir felaketti kapattım televizyonu. Mavi karakterini sevdim, kadro süper. Çok şanslıyım. Bence bizim dizi en iyisi. Ben orada oynadığım için söylemiyorum tabi bunu. TMC zaten güzel işler yapıyor.
Sahte değil gerçek
Tatile Türkiye'ye geliyor ve bir anda Mavi oluyor. Usta oyuncuların yanında ışıl ışıl parlayan Özlem Düvencioğlu ekranların en farklı ve hoş simalarından
Saçları kıvır kıvır dökülüyor alnına. Cildi dupduru. Uzun kirpiklerinin gölgelediği kararlı bakışları keskin yüz hatlarıyla birleşince insan bir an duraksıyor. Nasıl yaklaşmalı, ne demeli? Sonra bir anda öyle güzel gülüyor ki bir adım daha atmaya cesaret ediyorsunuz. “bizim Almanya” diyor doğup büyüdüğü yerden bahsederken. Almanya’yı andıran bir şey oldu mu çocuk gibi seviniyor. Türkçe konuşmaya özen gösterse de Danke Schön demekten kendini alamıyor. Cevap olarak birde Bitte Schön derseniz de mest oluyor. “Vejeteryanım” diyor, “Çünkü hayvanları seviyorum”. “Öyle deme bizde seviyoruz” diyorum. “Demek ben yiyecek kadar sevmiyorum” diyor. Zeki, esprili…
Ailesi ona dimdik durmayı öğretmiş. O da bundan sonuna kadar yararlanıyor; kendi kendine yetebilen, ne istediğini bilen, azimli bir genç kadın o. Seyredilesi bir güzelliği ve doğuştan gelen bir yeteneği var ama o hayvanlardan ve kimsesiz çocuklardan başka bir şey düşünmüyor.
Marie Claire: Bu kadar başarılı olmayı bekliyor muydun?
Özlem Düvencioğlu: Hayır beklemiyordum. Hiç bir şey beklemiyordum çünkü sıfırdan başladım. Yepyeni bir sektördü ve Türkiye’de kimse beni tanımıyordu. Önceden hiç yapmadığım bir iş… derste almamıştım o yüzden hiçbir şey beklemiyordum. Zamanla belli olurdu ama bu kadar başarılı olacağımı düşünmezdim.
M.C: Oyuncu koçuyla çalışmadın mı?
Ö.D: yok, ders almadım, istemdiler. Doğallığımı kaybetmeyeyim diye. Bu rol için öyleydi. Başka bir rol olsaydı, onu bilemem. Ama ı ıh hiç almadım
M.C: Bu rol bir açıdan sana yakın bir rol mü acaba? Mavi’de Özlem’den ne var?
Ö.D: (Gülüyor) Ben hiç hırsızlık yapmadım.
M.C: peki rolüne nasıl hazırlandın?
Ö.D: Bana karakter üzerine birkaç şey verdiler onu okudum. Bir oyuncu olsaydım belki hazırlanmasını bilirdim, anlatabiliyor muyum ? Ben sadece onun hayatını düşündüm. Bütün bu bilgilere sahip oldum; aksak varmış, öbürü varmış, bu varmış. Ona göre sadece aklımda bir kalıp, bir karakter yarattım. Öyle hazırlandım.
M.C: belki o bölgeler gidip insanlar gözlemlenebilirdi.
Ö.D: bildiklerimden ve şimdiye kadar gördüklerimden yararlandım. Belki Almanya’da olsaydım bilirdim nereye gidip bakayım diye. Her türlü insanı izleyip Turkish body language kapmaya çalıştım. Ama kalkıp varoşlara falan gidemedim.
M.C: dizi kaç bölüm oldu?
Ö.D: 14 yayınlanıyor bugün. Seyrettin mi hiç?
M.C: Tabii ben hep seyrediyorum
Ö.D: (alman aksanıyla) Ya? A! (çocuk gibi gülerek alkışlıyor)
M.C: dizide tüm oyuncular çok başarılı….
Ö.D: bütün karakterler oturmuş değil mi? Herkes işini yapıyor bence de.
M.C: birinci bölümden bu yana sende oyunculuk açısından bir gelişim oldu mu?
Ö.D: Tabi tabi daha relax oldum. Türkçe’m de düzeldi. Önceden bazı cümleler almanca çıkıyordu ağzımdan. Türkçe söylüyordum ama vurgulaması yanlıştı ona göre bakışım değişikti filan ama şimdi Türkçe’m düzeldiği için daha kolay benim için. Konuşmam da daha kolay oluyor artık. Oyunculardan da kapıyorum ;onlar nasıl vurguluyor bu nasıl söylenir diye. Onlardan da çok öğrendim.
M.C: oyunculuk anlamında sınırların var mı?
Ö.D: hiç bir şey düşünmedim kısmet her şey.
M.C: Çok feminen bir fahişeyi canlandırmakta zorlanır mısın acaba?
Ö.D: yok, zannetmiyorum. Ders alırsam olmaz. Tabii ki birkaç fahişeyle görüşmem gerekiyor. Onu yapmam gerekiyor o zaman. Varoş başka bir şey de…. Onlarla görüşmem lazım.....
İstatistik : Toplam
konuda yorum yapılmış!!!
Şuan kişi buraya bakıyor
Şuan kişi buraya bakıyor
2 yorum:
ben diyorumki ben hiç kimseyi sevmiyorum hta o kim olursa olsun hiç umrumda deyil ben derdimi söyleyim ben yelda rnogaldı çok sevdim ama ben hiç boşuna masraf çekmeyin okız durmdan intarnete çıkıyor pelin ben artık bişe demiyorum siz saçmalıyorsunuz beni boşuna ayagana kdar getirdin çok tweşekür ederim hiç bişe deme ben çok üzlüdüm sana bana kötü yapıyorsunuz diye ben kendimiseve seve bakıyorum ölsem bile alah cezamı alsın ben artık bişe demiyorum size yiyi akşamlar beni bukdar üzdün ytmedi şimdi karşıma ne yapagımı ömerlik istiyo yter artık bende issanım beni çok üzdünü farkındamısın hiç kusura bakma ama ben sana gelip onu bunu yap demiyorum sana bensana sAGDECE BEN ALİYEYİ İSTEDİM HEPSİİ BUKDAR BİTİ YORUMUM HİÇ KONUŞMA BİTİT HERŞEY BİTİSİN BİTSİNKİ BENDE Canımı kopatıyım öldüreyim kendimi dai aMA ŞUNU BİLKİ BEN YELDA RNOGALSDI SEVDİM NİYE SEVDİM BLİYONMU BEN SENİN GİBİ EV İŞLERNİZİ YAPMAK İSTEMİYORUM ONDAN BEBNİM ZORUMA GİDEN NE BİLİYONMU ÜZLÜYORUM ÇÜNKÜ BİTİ ARTIK BUGRAYA KDARMIŞ BENDE NERE GELDİYSEM HOŞLANMADIGIM BİŞEYE BENİM DAHA ÇOK CANIMI YAKIYO BEN TATAM BİŞE DEMİYORUM ÇÜNKÜ ALİYE Yİ SEVDİM ONDAN ONU ALDIN EİMDEN CANIMDAN KOPARDIN SUS KONUŞMA BEN ÜZLÜYORUM ARTIK BİŞE DEMİYORUM BİTİ
ARTIK SELMİNA MELODİSİ ÇALSIN DAİ SEVİYORUM SEWNİ ÇALSINBİTSİN ARTIK